17 Haziran 2016 Cuma

Antropoloji nedir?

  Antropoloji nedir?

İnsanın kökenini, evrimini ve meydana getirdiği ırkları inceleyen bilim, yani insanların tabii tarihidir.
Bu alanda ilk ciddi çalışmalar 18. yüzyılda başladı ve ilk olarak İsveçli botanik bilgini Linn6 (1707- 1778) insana tabiat içinde verilecek yeri bulmaya ççalıştı. Hollandalı hekim Camper, insanlarda yüzün öne olan çıkıntısının birbirinden farklı olduğunu buldu. Fransız Buffon ve Daubenton bu alanda çalışmalar yaptı.
Alman Blumenbach (1752- 1840) insanı besayrı ırka ayırdı. İlk antropoloji kurumu da Paris'te 1840'da kuruldu. Antropoloji kelimesini ortaya atan ve bunun tarifini yapan ise Fransız bilgini Quartrefages (18101892) dir. Bu bilimi ilk defa öğretim konusu yapan da odur.
Antropoloji bilimine hizmet edenlerin arasında Fransız cerrahı Brocca (18241880), büyük İngiliz bilgini Darwin (1809- 1882), Alman tabiat bilgini Haeckel (1834- 1919) başta gelir.Türkiye'de Antropoloji Enstitüsü ilk defa 1925'te İstanbul Tıp Fakültesİ'ne bağlı olarak kuruldu.
Antropoloji, insanı somatik yani bedenbakımından ele almıştır. İnsanın kültürbakımından incelenmesini etnolojiye, geçmişte yaşamış topluluklar açısından incelenmesini ise, tarih öncesi bilimlerine bırakmıştır. İnsanlar, dil, din, ırk ve kültür bakımından farklı oldukları gibi; renk, kafatası, göz, yüz, burun, dudak, diş,saç ve vücut şekli bakımından ve ayrıca, çekiklik ve göz kapak kıvrımlarına göre defarklılık gösterir.
Dünyadaki çeşitli ırk ve milletlerin kendilerinehas morfolojik yapıları birbirlerinden farklıdır. Hatta biyolojik bakımdan bile (kan grupları gibi) farklılık gösterirler. Bazı millet ve ırklar birbirleriyle karışarak eski özelliklerinden bir kısmını kaybetmişlerdir. Antropoloji mütehassıslarından bazıları, eski çağlardan kalma insan iskeletleri ile maymun iskeletleri arasındaki kısmi benzerliğe bakarak, insan ile maymun arasında ırsi bir münasebet kurmağa çalışmışlarsa da, ilmi bir delil ve senetgösterememişler ve nazariyelerini isbat edememişlerdir.
Hücredeki dna moleküllerinin yapısı, gösterdiği faaliyetler, mesela, bir insanın parmak izinden göz rengine, sesinden saçına kadar bütün bilgilerin DNA’larda; bir elektronik beyne bilgi kaydeder gibi kodlanmış olmasının anlaşılmış olması, insanın yapısının nazariyeler ile çözülemiyeceğini göstermektedir. İskelet yapısı bakımından insana en çok benzeyen hayvanın maymun olduğu Marifetname’de ve İbn-i Haldun Tarihi mukaddimesinde de yazılıdır. Fakat hiç bir zaman bir türün değişerek, diğertüre dönüşmesi görülmemiştir.
Hayvanlarda insandaki gibi insani ruh ve aklın bulunmaması, insanla hayvan arasındaki pek çok farkların esasını teşkil etmesine rağmen,materyalist (maddeci, inkarcı) düşünce mensubu bazı felsefecilerin insanın maymundan geldiği nazariyesini (görüşünü) kesin ve isbatlanmış bir gerçek imiş gibi kabul etmeleri ve yoğun propagandaları, ilmi kabul edilmemiş ve her devirde reddedilmiştir.
Buradaki incelik; nazariye (görüş) ile hakiki ilimarasındaki farktadır. Nazariye ile ilim ayrı şeylerdir. Nazariyenin ilmi hüviyetkazanabilmesi için, isbat şarttır. Bu güne kadar insanın maymundan veya mevcut maymunların insandan geldiğini ispatlayan hiçbir ilmi delil ortaya konmamıştır. Aksine; ilmi gelişmelerin tamamı, Kur’an-ı kerim’in bütün insanların ilk ceddinin Adem aleyhisselam olduğunu bildiren hükmünü tasdik etmektedir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder